Bizden vatanımız ve devletimiz için ne istiyorsunuz..? Biz ne yapmalıyız ? 300 milyon dolar ödeyerek satın aldığı bazı ilaçları (insülin gibi), dokuları ve hatta gerektiğinde biyolojik silahlar üretebilecek bir biyoteknoloji merkezi idi… "plazma tarihçesi.doc" isimli MSword dosyası içerisinde: şüpheli Ercüment OVALI isimli şahsın 31.08.2007 tarihinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT’a hitaben yazdığı ve tamamı 9 sayfadan ibaret mektup olduğu, söz konusu mektup içerisinde; " … 28.11.2005 tarihinde Neriman AYDIN’a gönderilen e postada; "Lutfen agabeyinize selam ve saygilarimi iletiniz. SEVGİ HANIMA SAYGIMIZ VE TEŞÜKKÜRLERİMİZ VARDIR. O zaman şunu konuşmalıyız Bize ne görev veriyorsunuz ? Nitekim bu gün 1 trilyon borcu olan, zorlukla ayakta kalan bu küçücük şirkete, onun yaratıcısı olan bana yapılan ulusal ve uluslar arası saldırının 2 nedeninden biri ATİ tesislerinin 15 günde bu silahı üretece hale gelebilecek şekilde dizayn edilmiş olması… Her türlü silaha karşı tedbire sahip olmasına rağmen Biyolojik silahlarla savaşma konusunda yeterli hazırlığı olmayan ülkeme biyolojik savaş endüstrisini kurmaktır. Ülkemin benim uzman olduğum alanda iki büyük gereksinimi vardı… 67 yılda Türk Milletinin elinden alınan Devletimizi elbette 67 günde geri alamayız.
Tape No: 6685 16.06.2008 tarihinde Durmuş Ali ÖZOĞLU ile yaptığı görüşmede özetle; K.AYDIN' ın "Hasan kardeşimle Hasan kardeşimle yeni buluştuk o yoktu ben dairede bekledim geldi" "O DA GIYABINDA SABAH BU GÖREVİ YAPMAK İCİN BİR YERE GİTMİŞTİ BEN ŞİMDİ VERİYORUM ONU" "ŞİMDİ ÖBÜRÜNE DE BİR GÖREV VERDİM TRABZONDAKİNE BİR GÖREV VERDİM ERCÜMENT HOCAYA" "Bir başkada görev vermiştim gidecez şimdi ona diye neyse seni de aratmasını söyleyecem öpüyorum seni" diyerek telefonu yanında bulunan HASAN’ a verdiği, HASAN’ ın "Bi tane sahısla ilgili bu dün akşam milli maçtan sonra kafama bişey dank etti dedim ki gidiyim o şahsa şöyle söyleyim diye kurdum Kemal abime anlatıyordum" "Gittigin yol yol değildir gel bu tarafa vakit varken dön yoksa seni ben bile kurtaramam diyecektim ona Somaliye gitmiş ama bunu aynen söyliyecem ona" dediği, D.A.ÖZOĞLU’ nun "… vallaha memlekete sizler çok lazımsınız" dediği, HASAN’ ın "Belki ölürüm giderim onlar bilsinler ne olduğunu" dediği, D.A.ÖZOĞLU’ nun "İşimiz bitmeden ölmek yok yani" dediği, HASAN’ ın telefonu K.AYDIN’ a verdiği, K.AYDIN' ın "Hocaya söyliyecem seni arasın şunun telefonuna bi bak" dediği,
Uyuşturucu kaçakcılığı ile mücadelede spesifik bir hadise olduğunda bilgi teafisi yapıldığını, ancak bu teafi sırasında da bazı sıkıntılar yaşandığını; herhangi bir Avrupa ülkesine kendisi istemeden veya hakim kararı olmadan bilgi geçildiğinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı davranılmış olduğunu, bu nedenle o ülkeler Türkiye’ye bilgi verdikleri takdirde kendilerinin de bilgi verdiğini, yani mütekabiliyet esasına göre çalışıldığını, Kanada’da yakalanan uyuşturucu kaçakcısının üzerinde çıkan telefonlarla ilgili hem kanada’da hem de Türkiye’de araştırma yaptıklarını, telefonun Başbakanlığa ait olduğunu öğrendiklerini, bununla ilgili Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü ve Turizm Müsteşarlığı ile yazışma yaptıklarını, Kanadalının da cezalandırıldığını öğrendiğini, Yaşar Öz’ün uyuşturucu ticareti yaptığına dair herhangi bir kayıt olmadığını, uyuşturucu kaçıkcısı Baybaşin’in 1995 martında Türkiye’ye iade kararı vardı ancak Hollanda yargıtayının aralık ayında susurluk olaylarını da bahane ederek karar verdiğini, asit dışındaki uyuşturucu maddelerin % 60’ının Türkiye’de yakalandığını, bu konuda Türkiye’nin en duyarlı ülke olduğunu, Batı da ise, asitle mücadele edilmeyip Türkiye’ye gelmeyen efedin ile mücadele edildiğini, bir başka özellik te; Avrupa ve Amerika da asli unsurlardan ziyade göçmen ve sığınmacı statüsündeki gelir seviyesi düşük insanlarla zencilerin daha çok uyuşturucu kullandıklarını, bu durumun da batı devletlerinin uyuşturucu ile mücadele politikasını etkilediğini,
İzmitte PKK’lıların büyük para götürdüklerini, İzmit’e heray 20 bin ton petrol getireceklerini, kendisinden bir depo ve bir liman istediklerini en önemlisininde dağıtıcılarını bulmak olduğunu hepsini kendisinin bulduğunu, amacının İzmit’in PKK’lılardan temizlenmesi olduğunu, Abdullah Çatlı’yı bu ismiyle bildiğini, her şeyin ayarlandığını, ayda 20 bin ton petrol satacaklarını hesapladığını, Çatlı’nın Filipinlerden 3 milyon 600 bin dolar gelmedi diye sızlanması üzerine, o zaman kendisinin bu petrolü satalım dediğini, birilerinin kendisine 40 milyar lira vereceklerini söylediğini, bu parayı hiç ihaleye girmeden ihaleye girmemek için avanta alanak verileceğini, o ana kadar 2-3 milyar lira masraf etmiş olduğunu, 20 milyar liranın kendisine gerekli olduğunu, Çatlı’nın bunu kabul ettiğini tamam deyip ihaleye girerek onu Ankara’dan aldıklarını, bunun dedikodusu olabilir dendiği için ihalenin yeniden yapıldığını ve yine Çatlı’ların kazandığını, iki ayrı şirketede 4’er milyar lira avanta vererek, ihaleden çekilmelerini sağladıklarını, ihalenin alınışıyla, birlikte Abdullah Çatlı’nın değişmeye başladığını, petrolu satmayıp, bir ay içinde 300-350 milyar lira yapacağını söylediklerini, kendisininde o arada para sıkıntısı çektiğini, kemerde bir otelde kalırken bir arkadaşının kendisine "Abdullah Çatlı şimdiye kadar kiminle ortaklık yaptı ise ya öldüğünü ya da yakalandığını" söyleyerek dikkatini çektiğini, bunun iyi olduğunu, çünkü Çatlı’ya o zaman yüzde yüz güvendiğini bu nedenle de kendisininde Çatlı tarafından öldürülebilecek olduğunu,
If you enjoyed this article and you would certainly like to get additional info pertaining to bayan escort diyarbakır adresi kindly visit the web-site.