Türkçe okumasını ve yazmasını bilmeyen insanların, Samsun Terme’nin çingenelerinden bir grubun büyük paralar kazanması olayı olduğunu, gazeteci ve İl Başkanlarına göre 1 trilyon 200 milyar lira civarında bir parayı faizle çalıştırdıklarını, Emniyet müdürleri, Devlet adamlarınında bu çılıştırılan paralar içinde yaraları bulunduğunu, kahvelerinin adını bile savcılar kıraathanesi olduğunu, karılarının gündüzleri dilencilik yaptığını, kendilerininde % 35-40 faizle para dağıttıklarını, bu nedenlerle bir olay olduğunu duyduğunu, bir gün İzmit Ülkü Ocakları Başkanlığı yapmış bir çocukla, kendisinin şoförlüğünü yapan bir çocuğu kahvede ayağından vurduklarını, iki gün sonra onların kahvesinin tarandığını, bu olayda 3 kişinin ölüp, 7 kişinin yaralandığını, bunun üzerine bütün samsunluların İzmit’i terk ettiklerini, halkın bunu kendisinin yaptığını söylediğini, halbuki kendisinin yaptırmadığını, ancak yapmadımda diyemediğini, çünkü ya özel harekat, ya ülkü ocakları genel merkezinden gelenler ya da Hadi Özcan yaptırmış olabilirdi, bu konuda samsunluların tarafını tutan 2.Şube Müdürü ile görüştüğünü, olayın esas oluş şeklini ona anlattığını, esas olayı yapan adam Affan Keçeli zamanında polisin bir kez yakaladığını, ancak 250 milyon civarında yani 8 tane kadın bileziği avanta alınıp, işin bitirildiğini, bunların hepsinin ispatlı olduğunu, verenlerinde bunu şuanda kabul ettiğini ancak polisin bunların ifadesini almadığını ve almaya da yanaşmadığını,
Tape No:6681 12.06.2008 tarihinde B.K ile yaptığı görüşmede özetle; B.K’ nın "… ben Burak KAHRAMAN, Harp okulunda atılmıştım biliyorsunuz" "Heeh ben şeydeyim şu an İzmir deyim, size haber veremedim, öyle geldim İzmir e babamın yanına gelmiştim işte bi dükkan açmıştı ona bakıyorum şimdilik" "Bu Ağustos un başına doğru tekrar gelecem, sizi göremedim o yüzden aradım" dediği K.AYDIN' ın "Şimdi bana Halil Komutan dediki çocuklar gelmediler dedi" "Ben onlardan asgari ücret istedim, vekalet isteyeceğimiz için, bu para mara işi değil tabi" "...,niye gitmediniz konuşmadınız tekrar şeyle Halil Komutanla" dediği, B.K’ nın "Benim benim şu an arkadaşlarım iki tanesi Kemal amca şeyde Ankara dalar şuan, beni babam çağırdığı için şuan İzmir e gelmek zorunda kaldım, ben onlara belli miktarda para gönderecem" dediği, K.AYDIN’ ın "Onlara söyle yarın mutlaka ,Halil Komutanın yanına gitsinler,o para asgari ücret,onu vekalet alacağı için, onun vergisi olduğu için istediler ,o para mara önemli değil" "Onlara söyle yarın gitsinler,ııı arkadaşlarına ,Halil Komutanla konuşsunlar oldu mu" dediği,
TACİZLERİN ÖNÜNE EĞİTİMLE GEÇİLEBİLİR Erişkinliğinde farklı alanlara yönlendirilmiş sebeplerle psikolojik takviye edinmek durumunda kalan hastalar incelendiğinde bu kişilerin manâlı bir kısmının çocukluğunda değişik cinsel travmalar geçirdiği, tacize inanız kaldığı görülür. Bu cins tacizlerin önlemek çocuğa cinsel eğitim vermekle muhtemel olur. If you have any sort of concerns regarding where and ways to make use of Diyarbakır Escort bayan Bul, you can contact us at the internet site. Cinsellikle ilgili farkındalık kazandırılan çocuk, mümkün bir taciz durumunda besbelli masum bir durumun olmadığını bilir ve durumdan büyüklerini farkında edebilir. Cinsel eğitimle cinsel özgürlüğün ve tesadüfen cinselliğin kuşkusuz birbirinden bambaşka tutulması gerekiyor. Her hangi bir konuda çocuğa doğru şekilde eğitim verilmezse çocuk o konu hakkında kulaktan dolma, asılsız bilgiler edinebilir. Bunun daha büyük sakıncaları vardır. Çocuk kendisinden sadece birkaç yaş büyük bir çocukla cinsellik taşıyan bir oyun oynayabilir, oyun esnasında ne yaptığının farkında olmadan hoşlanma duygusu hissedebilir, sonrasında oyun cinsel tacize değin varabilir. Bu yüzden çocuğa bulunduğu yaşa uygun bir şekilde muhakkak bir cinsel eğitim verilmeli. Eğer cinsellik çocuk için defalarca tabu olarak kalmaya devam ederse ileriki yıllardı başka sorunlar da yaşanabilir; örneğin söz konusu olan bir kız çocuğuysa vajinusmus hastalığına yakalanabilir ve evliliğinde sorunlar çıkabilir.
Tape No: 10945, 21.01.2009 tarihinde Sabih KANADOĞLU ile Coşkun M... arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Coşkun M.nin "merhaba Sabih bey" "Ortadoğu Teknik Üniversitesinden arıyorum da" "Uluslararası ilişkiler bölümünden" "Yalçın KÜÇÜK ünğrencisiyim " "Kendisinin tutuklanmasına karşı bir imza kampanyası başlatacaktık ta " "Sizin de destek verip veremeyeceğinizi öğrenmek için aramıştım " dediği, Sabih KANADOĞLU'nun "Şimdi o şekilde bir hani dışarıya yayınlanmış bir bildiriye imzalamama gerek yok o benim sınıf arkadaşım zaten onu desteklemek" "o benim lise arkadaşım devamlı da konuştuğum bir kişi" "Yani onun için hani onu dışarıya vuracak bir protestoya katılmanın bir anlamı yok yani o kendim için söylüyorum sizin için değil" dediği, Coşkun M.nin "Tabi sizin için öyle ama bizim için çok büyük bir şey kazanım olacaktı sizin isminiz çünkü ..." dediği, Sabih KANADOĞLU'nun "Yani sizi de kutluyorum tabi tabi çok yerinde bir iş yapıyorsunuz" "özel bir durumum var yani o itibarla benim dahil olmamın bir anlamı yok yani" dediği,