- Görüşmede Hande'nin "Daha sakin anladım mı daha sakin." "KAPATMA
ADAMI ÖYLE. O KADAR ŞEY SORAR ADAM. SORARSA İSTİHBARATÇI MISINIZ DİYE. YA BİR DAHA ÖRGÜT ADI GEÇİRMEDEN KONUŞ YA." dediği hatırlatılarak, Hande EROL'un hangi konudan bahsettiği ve neden örgüt adının geçmemesini istediği sorulduğunda Handenin burada kendisini dostça uyarmak amacıyla böyle bir görüşme yaptığını, Handenin görüşmede konuşurken bahsettiği örgütlerin kendisine zarar verebileceği düşüncesiyle kendisini uyarma ihtiyacı hissettiğini, 18.02.2008 günü saat 00.23 sıralarında Hande EROL'un telefonuna göndermiş olduğu mesajlar yüzüne karşı okundukta sonra; "Ya sen ne yapiyorsun yasakliyorum tw programlarina cikmana. Millet cik konuş istiyo, guwenligini benden başka dusunen yok. SÖYLEDİKLERİNİN YÜZDE SEKSENİ GİZLİ BİLGİ. GENEL BİLGİ WER LÜTFEN " dediği hatırlatılarak, Hande'nin neden bu şekilde beyanlarda bulunduğu sorulduğunda; Handenin kendisinin öğrencisi olduğunu ve kendisini sevdiğini, Beyanlarının ileride kendisi için sıkıntı olmaması açısından kendisini uyarmak istediğini, 18.02.2008 günü saat 02.42'de Hande EROL isimli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesi yüzüne karşı okunduktan sonra;
Türkiye Cumhuriyeti gelecek tarih dilimlerinde "Selanik Dönmeleri" (Sabetaycılar) asimilasyonu propagandasına açıktır. Bunun önünün kesilmesi gereği doğmuştur. Bu nedenle 1924 mübadelesi ile Selanik'ten Türkiye'ye göç eden Sabetay Cemaati'nin "Mübadele Defteri" kayıtları ile nüfus kayıtları incelenerek Sabetaycılar tespit edilmelidir. Sabetaylar, ailelerinin kendilerine verdiği bilgiler dışında bilgiye sahip değildirler. Birbirlerini tanımamaktadırlar. Onları kendi içlerinde 300 yıldır yöneten son derece gizli yönetim kadroları, Sabetay cemaati üyelerini bilmelerine karşın, üyeler birbirlerini tanımamaktadır. Bu durum cemaatin gizliliğini koruyan en önemli faktör olmaktadır. Yönetim kadroları ise derecelendirilmiş bulunmaktadır. Özetle cemaatin yönetim kadroları bir anlamda hücre yapılanması ile örgütlenmiştir. Günümüz dünyasında Masonik örgütlenmelerin en gizli yapılanışını "Bilderbergliler"de görmekte olmamıza karşın üyeleri, başkanları ve yönetim kadroları açığa çıkmıştır. Tarihsel süreç içinde ele alındığında görülmektedir ki, pek çok ülkenin resmi istihbarat örgütlerinin en başarılı ajanlarının bile deşifre olabildiği bir dünyada yaşanıldığı gerçeği ortaya çıkmaktadır. Ancak Sabetay Cemaati hâlâ gizliliğini koruyabilmiş olduğu göz önüne alındığında bu cemaatin "gizlilik" prensiplerine ne denli bağlı oldukları daha iyi anlaşılabilir. Bu gizliliğin mutlak çözümlenmesi, "1924 mübadelesi ile Türkiye 'ye göç eden Sabetaycılar "in tümünün kamuoyu önünde deşifre edilmesi ve cemaatin kontrol altına alınması ulusal çıkarlar açısından gerekli bir zorunluluktur.
"Ben de ifademde bu tertipleri ÖKK (Özel Kuvvetler Komutanlığı) içindeki ABD'ye bağlı yasadışı kuvvetin düzenlediğini söyledim ve zapta yazdırdım. Bu düzmece işlerde niçin ısrar ediyorlar? İki nedeni var: Kriz bölgelerinde müdahale misyonuna ve ABD 'ye cepheden karşı çıkan tek hareketiz. Üstelik 27 Mayıs devrimcilerini Köy enstitüleri, önemli devrimci aydınları v.b anti Amerikan ve antiemperyalist bir güç birliğine topluyoruz. CHP'yi altı oka doğru çekebilen etkilerimiz oluyor. Birincisi bu. İkincisi tahmindir. Bu belki bizim üzerimizden kendi hasımlarına vuruyorlar. 1996 sonbaharından beri Amerikancı ve şeriatçı güçler BÇG'yi, 28 Şubatı, ordu içindeki Kemalistleri hep PERİNÇEK ile işbirliği yapmakla suçladılar. Bu gerçek değildi. Elbette Kemalist devrimin kazanımlarının savunulmasında arada ilişki olmaksızın aynı cephede savaşıyoruz. Ama bir işbirliği, ilişki yok. Ancak böyle göstermek Amerikancı şer cephede oluyorlar ve tecrit etmeye çalışıyorlar. Aynı zamanda bizi de sürekli hedef göstererek etkisiz kılmak üzerimize yürünmesini sağlamak istediler. Genelkurmay 'a ve 28 Şubata hep benim üzerimden saldırdılar. ABD temsilcileri görüşmelerde benim tekzip edilmemi v.b istediler. Şu anda Bülent ORAKOĞLU başlattı benim üzerimden hedeflerine atış yapıyorlar. " yazdığı,
31.10.1997 tarihinde, Terör örgütü PKK nın yayın organı olan MED TV de yayınlanan "Panel Programı-1" de, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminden örnekler vererek "... Mustafa Kemal'de tek dinli hatta dini şey yapan tek milletli yapmak üçü, üç de Kürtlerle çatıştı, ... Cumhuriyet bir devamlılıktır, ... Mustafa Kemal o büyük liderdir, bakın BAŞKANA geliyoruz, şimdi beni idam edecekler ve onu da söyleyeyim, Mustafa Kemal... bir büyük pilottu, pilotu olumlu anlamda, yani halkını bir yerlere getirdi bundan dolayı beni idam etmezler ama Abdullah ÖCALAN da çok önemli kürtlerin tarihinde bir pilot oldu bundan dolayı beni idam ederler. ... çünkü daha zor yerlerden Kürt hareketini bugünkü noktaya getirdi kolay şeyler değil, ikisinin de hakkını kabul etmek lazım. " Dediği, ulu önder ATATÜRK ile terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN'ı kıyasladığı, her ikisinin de eşit lider olduğunu söylediği hatırlatılarak bu şekildeki söylemleriyle neyi amaçladığı sorulduğunda; kendisinin Mustafa Kemal'i hiç kimsenin yüceltmediği kadar bu konuşmada yücelttiğini, büyük bir lider ve pilot olduğunu söylediğini, öbür taraftan da Abdullah OCALAN'ın büyük kıyımlara rağmen Kürtlerin bakışlarını değiştirdiğini söylediğini, Abdullah ÖCALAN ile Atatürk'ü kıyaslamadığını, her ikisinin de iyi bir lider pilot olduğunu söylemesindeki kastın mukayese değil, durumu tespit etmek olduğunu, bu değerlendirmeyi yaptığı ve öyle konuştuğunu,
If you enjoyed this post and you would like to obtain even more facts relating to diyarbakır escort bayan Rehberi kindly see our web-page.